4 Kasım 2018 Pazar

GÜLÜMSE




Gülümse sevgilim 
Çünkü sen gülümsersen 
Güller açar katran dolu bağrımda
Çünkü sen gülümsersen
Kaybolur serseri bakışlarım
Öyle mahmur bir şekilde dolaşırım etrafta
Sen gülümse 
Dudaklarının gölgesinde dinleneyim
Bir şarkı söyle sevgilim 
Ay ışığında sesini dinleyeyim
Çünkü gecelerim dudaklarınla güzel
Çünkü gecelerin en güzeli gözlerinde
Sen gülümsersen
Yakıcı bir mutluluk iner boğazımdan 
Ve güneşe baktığımda gözlerim hiç yanmaz
Ve param hiç bitmez 
Ve seni hep severim
Gülümse sevgilim 
Sen hep gülümse 


M.S.Ç






20 Ağustos 2018 Pazartesi


GAZETE KAĞIDI




Bir akşam vakti ortasındayım şehrin
Birden geliyor aklıma gözlerin, hatırlar mısın birbirimize o uzun soluklu bakışlarımızı?
Soluğum kesilirdi
Yine kesiliyor, aklıma gelince gözlerin,

Bir akşam vakti ortasındayım şehrin
Otobüs bekliyorum, bir anne çocuğunu avutuyor, ağlamamasını bekliyor, çocuk ağlıyor, seyyar saatçi karşısındaki adama laf anlatıyor, alsa da gitse diyor içinden, adam almıyor, saatçi bekliyor, herkes birini bekliyormuş gibi bakıyor etrafa
Ben otobüsü bekliyorum
Sen gelmezsin biliyorum

Bir akşam vakti ortasındayım şehrin
Mevsim yaz 
Hafif bir rüzgar okşuyor tenimi, kuru yapraklar uçuşuyor, ama yaz, ama uçuşuyor, kocaman ağaç yetemiyor tüm yapraklarına, kopup gidiyor bazıları, bak uçuşuyor hışırtılı hışırtılı, kocaman ben yetemiyorum bazı anılara, uçup gidiyor, sesini unutmaya başladım, duymadım nicedir, karışmış gitmiş -hışırtılara-

Bir akşam vakti ortasındayım şehrin
Yüzüm asık, yamalı asfalta bakıyorum, genç kız kısık sesle müzik dinliyor, genç kız bana bakıyor, ben ona -yamalı yamalı- bakıyorum, sevgilim genç kız sana benziyor, bakamıyorum, yüzüm düşse de yüzün düşmüyor beynimden, genç kız yürümeye başlıyor, seviniyorum

Bir akşam vakti ortasındayım şehrin
Şehir güvercinleri dükkan önünü yıkayan esnafın suyundan içiyor, esnaf puşt, bilerek ıslatıyor kuşları, denize ilk girişim geliyor aklıma, iskeledeyim, babam kollarını açmış, atla oğlum, ben korkuyorum, babam atla diyor, atlıyorum, boğuluyormuş gibi hissediyorum babam kollarıyla sarıyor beni, rahatlıyorum, hatırlar mısın sevgilim sevdanın denizinde çırpınışlarımı, nasıl da atmıştım kendimi o derin sulara, 
kimse tutmadı elimden, boğuluyorum, biliyorsun

Bir akşam vakti ortasındayım şehrin
Bir gazete kağıdı bale yapar gibi uçuşup duruyor, bir sağa bir sola, büyük bir heyecan kaplıyor içimi, arabalar hızla geçiyor, nereye gidiyor tüm bu insanlar, gazete kağıdı tam önüme düşüyor, eğiliyorum yavaş yavaş, nefesim tamamen kesildi, otobüs geldi, çocuk ağlamayı bıraktı, saatçi bu gün çok kazandı, 
rüzgar diniyor, çöpçü tüm yaprakları temizledi, genç kız geri geldi, esnafın suyu kesildi, bir gazete kağıdı tam önümde, ah kör olsaydım diyorum sevgilim
Bir gazete kağıdı
Bir gazete kağıdı

Ölümünü yazıyor





M.S.Ç




14 Haziran 2018 Perşembe

KUM SAATİ



Gizli yerlerinden kırılmış 
Bir kum saatiydi benim hayatım 

Ne zaman bir şey yaşayacak olsam, vakit doldu, eve hep geç geldim ve bunu anneme hiç açıklayamadım

Gizlice zaman kaçıran, bir yerlerinden
Gittikçe zamanı daralan
Bir kum saatiydi benim hayatım

Hep sonradan fark ettim,yalnızlığımı, kırgınlığımı, aslında hep geç kaldığımı
Hep kaçırdım, söylenmesi gereken sözlerin zamanını, otobüsü, telefon faturamın son ödeme tarihini, sigaramın aslında bittiğini; parmağım yanınca anladım
Ne zaman bulutları fark edip derin düşlere dalmak istesem
Yağmur başladı
Ne zaman bir kuş cıvıltısı duyup ağaçlara baksam, çoktan kış mevsimi olmuş, bütün kuşlar göç edip gitmişlerdi, ne zaman seni düşünsem, seni düşünsem sevgilim
Sen çoktan gitmiştin.
O umursamaz zannettiğin tavırlarım var ya, hani o uzun bekleyişler, hiç bitmesini istemediğimiz o sohbetlerin aniden bitmesi, tam da şu an zaman dursun dediğimiz an yarın olması...
Hepsi bundan

Gizli yerlerinden kırılmış 
Bir kum saatiydi benim hayatım 

Ne zaman uyumak için kafamı yastığa koysam çoktan gün doğmuş; sabah olmuştu, üşüdüğümü fark edip üzerimi örttüğüm o soğuk gecelerde, hasta uyandım sabahlara

Gizli yerlerinden kırılmış 
Bir kum saatiydi benim kalbim

Umudum gün geçtikçe bir yerlerden hep döküldü, anlamsız bakışlar, sessiz saatler, sensiz geçen o günler, bir rüzgar olup savuruyordu umutlarımı dört bir yana 
Toplayamadım
Toplayamadım yere dökülen o kırık bardakların cam parçalarını ve kalbimin kırıklarını
Eğildim ama hepsinin üzerine; ellerimi uzattım
Çok keskinmiş o kırıklar, parmaklarım kanadı

Gizlice kırgın bir insandım ben 
Hiç anlatamadım
Ay ışığını ne kadar sevdiğimi, hiç bahsedemedim aynaya baktığımda ne gördüğümü, hiç anlatamadım gecelerimin ne kadar karanlık geçtiğini, hiç anlatamadım seni, sevgilim, saçlarının rengini, gülümsemenin ne kadar güzel olduğunu, yüzündeki o ifadenin kalbimde nasıl yer ettiğini,
seni ne kadar sevdiğimi

Anlatamadım
Sustum, sustum ve sigara içtim öyle sessizce 
Şarkılar dinledim, şiirler yazdım, senden bahsettim, ağladığımda hep yok bir şey dedim, söyleyemedim

Gizli yerlerinden kırılmış
Bir kum saatiydi benim ruhum

Bulutlara kadar yükselmek istedim, rüzgar olup dalgalandırmak; saçlarını, gizli gizli dokunmak; ellerine, ağladığında sen hiç fark etmeden silmek; gözyaşlarını, ve sevdiğimi söyleyebilmek; delice

Bedenim ruhumun hapishanesiymiş
Yapamadım, anlatamadım...




M.S.Ç

12 Haziran 2018 Salı

SERZENİŞ



Damlaya damlaya göl olur demiş bir ata
Anlamıyorum bir damla bir göle nasıl erişir
Masmavi bir gölüm ben, muhtaç mıyım sence bir damlaya?
Lakin su damlası bile olmayan bir damla, gelmiş, göle girecek?
Ah damla ah, lütfen git! Suyumu bulandırma...

4 Mayıs 2018 Cuma

SANDIKLARIM



Hava göz bebeklerin kadar kara
Yalnızım o gecede
Bir hal var bende 
Yüzüm teninin renginde, bembeyaz 
Kafamın içinde bir uğultu
Ayrılmayız sanmıştım 
Ayrılıyoruz 
Ellerim, ellerimin damarlarından 
Ayrılık sözleri akıyor 
Umursarsın sanmıştım 
Umursamıyorsun 
Son sözler söyleniyor 
Neden söylenir o son sözler
Bilmezdim 
İçinden gelirmiş insanın 
Öğrendim 
Son olmaz sanmıştım 
Sonmuş 
Yalnızım o gecede 
Yüreğimi saç tellerin sarmış 
İçim sıkılıyor 
Boğazım 
Boğazıma kokun takılmış 
Nefeslerim daralıyor 
Dışarı atıyorum kendimi 
Ellerin gözlerimde kalmış 
Doluyor gözlerim 
Ağlarım sanmıştım 
Ağlayamadım
Girdim içeri sadece 
Son bir kez dedim 
Son bir kez bakayım fotoğraflarımıza 
Açtım o eski sandığı 
Yazıların ilişti gözüme
Kaçırdım 
Buldum o en güzel fotoğrafımızı
Hani birbirimize baktığımız 
Baktım,baktım...
Ağlamam sanmıştım 
Ağladım 
Neyse dedim 
Kader 
Sıkıştırdım o kadar anıyı, acıyı 
Beynime 
Televizyonu açtım sadece 
Bir sigara yaktım 
Kafamı dağıtayım dedim serserice
Kafamı dağıtırım sanmıştım 
Tümüyle dağıldım 
Şaşırdım ne yapacağımı 
İçimde uzay boşluğu 
Bir kitap aldım elime, uzandım 
Okurken uyurum 
Sabaha bir şey kalmaz sandım 
Uyuyamadım o gece 
Sabaha anılar kaldı 
Neyse dedim 
Geçer 
Günler, aylar, yıllar geçti 
Geçmedi
Yüreğim inanmıyor 
Ama beynim 
Beynim gözlerime hep etrafı sorgulatıyor 
Bazen yolum değişiyor 
Bazen o olsaydı burdan geçerdi diyorum 
Çok büyükmüş Ankara’nın sokakları 
Karşılaşırız sanmıştım 
Olmadı 
Her gün kendimi kandırdım 
En kahpe yalanlarla 
Sonra bir ses 
Bir park 
Bir rüzgar 
Bir yüz 
Bana seni hatırlattı 
Unuturum sanmıştım gülüm 
Unutamadım 




M.S.Ç

2 Mayıs 2018 Çarşamba

MAKTUL


Gözlerim ne anlatıyor size 
Nelerden bahsediyor solgun yüzüm 
Suskun zamanlardayım artık 
Dilimde yalnızlığım 
Ay ışığında kağıdıma yansırken kalemimin melul gölgesi 
Hani en suskun olduğum zamanda 
Hani şehirde birkaç ışık kalmışken 
Hep anlattım sanmıştım 
Bilmezdim 
Derin derin sustuğumu 
Gözlerim dolardı 
Bazen saçlarımı yolardım 
Bir yağmur başlardı 
Şehrin en güzel yerinde
Ben bu yağmurlarda çok gezdim 
Ben bu yağmurların yıprattığı çocuğum 
İşte suskunluğum da 
Hep bu yağmurlarda başladı 
Hep bu yağmurlarla aktı gözyaşlarım 
Hiç bilmezdim 
İnsan asıl sustuğu zaman koparmış en keskin çığlıklar 
İçimde
Ta derinde 
Hiç bilmezdim 
Kaptırmışım kendimi bu boktan yaşantıya 
Yaşayacak vaktim yokmuş sanırım benim 
Hiç bilmezdiniz 
Öyle göz göze geldiğimiz gülüşler 
Ah içime içime sustum 
Ah çok ağladım ben be
Gözümden tek damla yaş düşmedi
Ben bir maktul 
Her sabah uyandığımda 
Ya da sadece kalktığımda 
Yüzümde hep aynı ifade 
Hep aynı günler 
Hep aynı gece 
Bilmezdim 
Ve inanmazdım da 
Hiçbir şey düzelmeyecek 
Ben bir maktul 
Akşam olunca evine giden 
Metroya binen 
Kitap okuyan 
Sigara içen 
Çiçek koklayan 
Nefes alan bir ölüyüm ben 
Ben bir maktul 
Katilim sizsiniz 
Hepinizin o telaşları 
Sahte gülüşleriniz 
Anlamamazlıktan gelmeleriniz
Bakışlarınız 
Boşluğunuz 
Göz yummalarınız 
Hepsi öldürdü beni 
Bilmezdiniz 
Gözlerim ne anlatıyor size 
Nelerden bahsediyor solgun yüzüm 
Suskun zamanlardayım artık 
Dilimde yalnızlığım...



M.S.Ç



26 Mart 2018 Pazartesi

SARILSAK


Özgürlük parkındayım 
İçim sana esir 
Görmüyorsun ama 
Yüzüm sana dönük
Artık bu şehrin tüm ışıkları sönük 
Bir sen varsın, kandil gibisin 
Gözlerin, gönlümü kamaştırır sevgilim 
Bakma bana heyecanlanırım
Sarıl sadece yüreğim ışısın 
Yaklaş bana ellerimi tut
Ah o duruşun sevgilim 
Ah o mıh gibi ellerin
Ah o ok gibi kirpiklerin 
Hiç anlamadan saplandılar kalbime
Savaşa uymaz bu yaptığın 
Ben habersiz bir çocuğum karşında
Ellerimde papatyalar
Tek silahım onlar
Ama sen içime işliyorsun 
Kalbime dolmuşsun 
Tüm vücuduma yayılıyorsun 
Başım dönüyor karşında 
Ellerim titriyor 
Orada olmasan bile oradasın artık
Halüsinasyonlar görüyorum 
Seni, her yerde seni görüyorum 
Girdin bir kere bedenime
Senden kaçamıyorum 
Sen bilincim 
Sen bilinçaltım 
Sen nefesim 
Sen gerçeksin 
Sen gerçeğimsin
Saklamıyorum bak söylüyorum 
Sen geçmişim, sen geleceğimsin
Ah saçların sevgilim 
Sarılsam sana saçların örtse bizi
Kurtarır mı beni
Bu soğuk, kirli dünyadan 
Sen olsan dünyam 
Sadece sen 
Hiç uyanmam bu rüyadan 
İçimde bir mutluluk hüzünle karışık 
Ve uykularım yüzünle düzensiz 
İki kişiliğim artık 
Biri ben 
Biri de kalbimdeki sen
Bahar var Ankara’da 
Ve kalbimde 
Çiçekler açmaya başlamış yavaş yavaş
Lale, papatya, defne, leylak
Ve sen
Sen, kalbimde açan en güzel çiçek
Seninle anladım baharın güzelliğini 
Seninle anladım güneşi,
Serçelerin ötüşünü 
Sana akar kalbimdeki bu ırmaklar 
Solmayacaksın sen, solmazsın 
Heyecanım güneş olur
Mutluluğum su
Solamazsın 
Büyü içimde çiçeğim 
Sar her yanımı
Ellerimi, saçlarımı, sakalımı, kulaklarımı, dudaklarımı 
Yalnız sen ol ellerimin dokunduğu 
Yalnız sen ol ağzımdan çıkan her hece
Yalnız senin sesin olsun duyduğum
Sen ol, yalnız sen, her gecem
Ah sevgilim 
Herkesten farklı olsak seninle 
Günün doğuşunu değil 
Ayın batışını seyretsek
Hesaplamasak her şeyi 
Yaşasak öylesine 
Umarsızca 
Kim ne der demesek seninle
Utanmasak, sarılsak
Sarılsak, sarılsak, hep
Sarılsak 



M.S.Ç

24 Mart 2018 Cumartesi

BİR GARİP AYRILIK

Hava soğuk. Bir rüzgar, dağıtıyor saçlarını 
susmuşuz, her şey susmuş 
bir sessizlik kaplamış dudaklarını 
dudakların 
ellerin 
gözlerin
her şeyin sona erdiği bu zaman üstü dilimde 
dolmuş gözlerin
neden?
neler oluyor etrafta 
umurumda değil 
bir beklenti var ikimizde de 
nedir?
boşver
baksana, sigaram bile susmuş 
bana anlatamadıklarını 
susmuyorsun, yanılıyorsun 
biliyorum, bakma bana öyle
anlıyorum 
ben mi?
ben anlatmam
hani hep derdin ya gözlerin neden bu kadar donuk diye
susuyordum sadece
karşı karşıyayız 
ama ikimiz de başka yerlerdeyiz 
şimdi ben soruyorum 
neden?
neden insanlar
yüreği dolduğu zaman kaçar başka gözlerden?
hep içime doldurdum ben 
bu sessiz zamanları 
şiir diye döktüğümü sanıyorum 
ama susuyorum 
ama anlatamıyorum 
gitmiş bütün serçeler hava fazla soğuk 
konuşsana
ne konuşayım?
konuş
ben konuşmam serçeler gitmiş 
bir köpekler kalmış 
dünya ne kadar garip değil mi?
insanlar, hepsinde bir kaygı var
değiştirme lafı 
ne olacak
ne ne olacak? gideceksin
istediğin de bu değil miydi?
git hadi
kalkarsın ayağa 
gözlerine bakamam
yürürsün yavaşça 
gözlerim buğulanır gözyaşlarımla 
kapatırım 
susarım 
hava soğuk, bir rüzgar ah, dağıtır saçlarını 
ince ince kar yağmaya başlar 
benzersiz saçlarına 
benzersiz kar taneleri
ilişir yavaş yavaş 
gidersin 
nefeslerimde bir türkü 
içimde sen 
dolar içime o anda bütün bir dünya 
nefeslerim hızlanır 
ellerim titrer 
sigaram yere düşer
basmam üzerine 
kar taneleri örter üstümü 
başım önde
içim buruk 
kafamı kaldırırım 
gidişin 
hayır inanmıyorum 
gönlüm inanmıyor
gidiyorsun 
gitme 
gidiyorsun 
saçların 
ah saçların 
ah yürüyüşün sevgilim 
görürüm ya gidişini 
işte ben o zaman 
ölürüm 
silinir ya her şey bir anda 
sigaram konuşmaya başlar ya bir anda
saçlarımı yolarım ya bir anda
bir serçe konar ya yanıma bir anda
işte
ben 

zaman 
ölürüm...


M.S.Ç

18 Mart 2018 Pazar


GEÇİRSEM ZAMANI

Geçirsem zamanı sevgilim 
Kollarının arasında 
Kollarının arasına alsan beni 
Değer mi yüreğim 
Yüreğine 
Geçirsem zamanı sevgilim 
Parklarda bahçelerde 
Seninle 
Papatyalar taksam saçlarına 
Papatyalar taksam 
Saç tellerini bile incitmeden 
Geçirsem zamanı sevgilim 
Hayallerinin arasında 
Bir düş olsam gönlünde 
Yeter bana 
Bir düş olsam gönlünde 
Geçirsem zamanı sevgilim 
Yanlız seninle
Gecem de gündüzüm de sen olsan 
Yanlız sen 
Geçmiyor zaman sevgilim 
Sen olmadan 
Ölü şiirler yazıyorum 
Sen olmayınca 
Ben değil şiirlerim bile 
Ölüyorlar

M.S.Ç

12 Şubat 2018 Pazartesi

BİR ŞİİRDEN FAZLASI

Kaldırımdaki su birikintisi olmuşum.
Sen çukursun, ben sana dolmuşum. 
Rüzgarlar var beynimde, uçup gidiyor anılar. 
Yalnızlığımı gizleyemiyor, gözlerimdeki çalılar.

Oysa bir zamanlar su diye içtiğim sendin.
Hatırımdan bir an olsun çıkmazdı ellerin.
Şimdi geçti hepsi; büyük bir ateştin,söndün.
Çünkü bizi kendi ellerinle öldürdün.

Islatsın bu yağmurlar çirkin yüzümü.
Gözyaşlarımı gizleyemem başka türlü.
Gece bitmek üzere uyusam neye yarar?
Kafamı yastığa koysam, her yanımı düşünce sarar.

Sanma bendeki sessizlik nevi şahsına münhasır.
Böyleyim artık; sözlerimin hepsi birer sır.
Toplayamazsın artık, sevgimiz darmadağın.
Keşke aklıma gelen bir şiirden fazlası olsaydın.


M.S.Ç

6 Şubat 2018 Salı

Duymayacak mısın

Sokak köpekleri başladı havlamaya
İzmaritlerle doldu kül tablam
Kelimelerim üşüyor
Gün doğuyor
Dönmeyecek misin?

Yenecek tırnak kalmadı parmakta
Üstelik titremesi de durdu ellerimin
Kısık sesim yansıyor mısralara
Bir ateş oldun yaktın beni
Sönmeyecek misin?

Alıştı yalnız kuşlar bu halime
Kediler bakmıyor yüzüme
Köpekler de havlamıyor artık bana
Herkes sustu
Konuşmayacak mısın?

Hava soğudu ayaz var Ankara'da
Aramız kadar soğuk dışarısı
Aman sıkı giyinesin üstünü
Sevgim ısıtmayınca
Üşümeyecek misin?

Renkleri soldu güllerin
Parlamıyor ışıklar
Söndü bütün sokak lambaları
Ay ışığında seni arar gözlerim
Görmeyecek misin?


Uzaklardasın biliyorum
Çok uzaklardasın
Sözlerim ulaşır mı gökyüzüne
Sana bir şiir yazdım bu gün
Duymayacak mısın?


M.S.Ç









5 Şubat 2018 Pazartesi

Sessizliğin uçurumundayım.                  
Bağırsam,
Duyar mısınız sesimi?
Kalabalık caddede yalnızım.
Konuşsam,
Dinler misiniz beni?
Kaçıp gidesim var buralardan.
Koşsam,
Tutar mısınız beni?
Bulutlarda dolmuş yağmurum.
Yağsam,
Bakar mısınız gökyüzüne?
Karların arasında kalmış serçeyim.
Üşüsem,
Örter misiniz üstümü?
Ben salıncaktaki sokak çocuğu.
Düşsem,
Kaldırır mısınız yerden?
Dolmuş içime hüzün, dopdolu.
Ağlasam,
Siler misiniz gözyaşlarımı?
Bir derdim var amansız. Anlatamıyorum.
Anlatsam,
Anlar mısınız beni?

M.S.Ç

23 Ocak 2018 Salı

Gözlerindendir bu sessizlik gülüm
Sevdadandır derseler, aldırma sen
Sen benim suskun yanımsın sevgilim
Sevdadan yek mahvolur elgin beden

Sen gülümsersin ve güller mest olur
Kirpiğinden yankılansın ses tonum
Saçlarından tek düzen alt üst olur
Tut elimden sev, benim olmaz sonum




M.S.Ç

Bilinmez


Sevdam mıydı yüreğimi parçalayan,
Sevdayı mı parçalardı yüreğim, bilinmez
Koşacak mıyım ben de çiçeklerin arasında
Yoksa solacak mı yüreğim aniden, bilinmez

Çok mu şey öğrendim dünya avuntusundan
Ya da dünya kadar mı gafletim, bilinmez
Ölür müydüm ben de bacağı kırılan atlar gibi
Kanadı kırılmış bir kelebek miyim, bilinmez

Yalnızlık mı üşütüyor çelimsiz bedenimi
Hatıralar mıydı asıl soğuk olan, bilinmez
Karanlık siliniyor gökyüzünden, güneş mi doğuyor
Yahut gözlerin mi aydınlatıyor geceyi, bilinmez

Silinir gider miydin süratle, aklımdan
Yoksa her lahza seninle mi geçerdi, bilinmez
Bilinmez sevgim sana olan, bilinmez
Bir Allah bilir bir ben başkası hiçbir zaman bilemez.


M.S.Ç